top of page
GÖSTERGE VE DİL_1_onkapak.jpg
KELAM AÇISINDAN GÖSTERGE VE DİL

Yaratılış itibariyle toplumsal - medeni bir varlık olan insanoğlu, hemcinsleriyle diyolojik ilişki kurma, iletişim ve etkileşimde bulunma ihtiyacı hissetmiş, iletişime muhtemelen sesler, kelimeler ve el-kol işaretleri kullanarak başlamıştır. Zaman içinde görsel işarelerden de yararlanabileceğini fark etmiştir. Yazı da resimden (resim yazı) kavram yazıya (ideogram) doğru bir evrim işlemiştir. İnsanın bilgi ve kültür dünyası zenginleştikçe bir yandan iletişimin farklı araçlarını icat etmiş diğer yandan varlık ve oluşu, doğru okumaya ve hayatını anlamlandırmaya çalışmıştır. Süreç içinde anlam evrenine karşılık gelecek çeşitli diller icat etmeye; anlamları çeşitli araçlara örneğin söze, yazıya ve sembolere kodlamaya yönelmiştir. Bunun yanında, varlık ve oluşun da bir dili vardır. İnsanın evreni işaretle doludur. Bu sebeple varlık ve işaretleri okuma-anlamlandırma, insan için hayati önemdedir.

Tüm İslam ilimleri, doğrudan veya dolaylı olarak dinî metinin anlaşılmasını hedefler. Diğer açıdan ifade edersek, dini metinler, aslında İslam ilimlerinin varlık hikmeti ve sebebidir. İslam ilimlerinin iki temeli akıl ve nakildir. Nakil ile İslam Peygamber'in (a.s.) Allah katından tebliğ ettiği, O'ndan da sahabilerin naklettiği ilahî masaj ve bunun (sözel ve pratik olarak) nebevî açıklaması; kısaca ayetler ve hadisler kastedilir. İslam ilimlerinde, özellikle kelam ve fıkıhta, iki temelinden birinin "nakil" olması nedeniyle, dil, çok önemli bir konuma yerleşmektedir. Sözün sahibi, ilmi ve hikmeti sonsuz olan Allah olduğundan, sözle kastedilen mana neyse hakikat de odur. Bu nedenle naklin anlaşılması, hayati öneme sahip olup onu okumak, anlamak, dil aracılığıyla ve aklın hakemliğiyle olmaktadır. Bu nedenle İslam ilimlerinin önemi bir ilkesi, dilsel delâleti gerek usûl yönünden gerekse tekil meselelerde uygulama bakımından açıklığa kavuşturmaktır.

image (9).png
gösterge22_edited.jpg
image (15)_edited.jpg

About

       Bir usul ilmi olarak kelam, aynı anda aklı ve nakli, hakikate ulaşmanın iki kaynağı olarak kabul etmekte; bu iki kaynaktan çıkarımsal göstergelere ulaşmaktadır. Bu özelliğiyle kelam ilminde delillendirme yöntemleri olarak kıyas türleri önemli bir yere sahip olduğu gibi, belirti (index) denen sebep, iktizâ, lüzûm ve iltizâm ilişkisine dayalı göstergelerin ve simge denen uylaşıma dayalı göstergelerin göstergesel yönünün incelenmesi önemlidir. Bu bağlamda, naklin iyi anlaşılması, işaret ve iktizalarının doğru okunması için de vaz', delâlet konuları ihmal edilemez konumdadır. Bunlardan ilki (belirti, index), akliyyât alanında etkin olarak kullanılırken ikincisi (simge), nakil bağlamında, etkin olarak kullanılmaktadır. Örneğin, kelamcı, evreni, gözlemlemekte, doğadaki varlık ve oluşun işaretlerini fark etmekte, anlamlandırmalar yapmaktadır. Bunun için vahiyden de yararlanmakta; ilahî söz ve bildirim olarak onun anlam ve referanslarını tespite çalışmaktadır. Bunun belli yöntemler dâhilinde olması, hayati öneme sahiptir. Çünkü her ilim, kendi konu ve amacına uygun yöntemlerle ilerler. Bu bakımdan kelamcılar yöntem konusuyla yakından ilgilenmişler; akıl alanında felsefe ve mantıktan, dinî metin/nakil alanında da dil bilimleri ve fıkıh usûlünden yararlanmışlar ve bu ilimlere de katkıda bulunmuşlardır.

Bu durum, İslam ilimleri ile dil bilimleri ve interdisipliner alanlar olarak vaz', delâlet, göstergebilim, dil felsefesi arasında sıkı bir bağ olmasını kaçınılmaz kılmaktadır.

       Bu kitapta delâlet kavramı açısıdan bu ilimler ile kelam ilmi arasında karşılıklı ilişkinin nasıl oluştuğunu göstermeye çalışıldı. Çünkü, metni anlama, salt metin içinden çıkan ya da bir inanç dünyasının çerçevesini asla aşmayan bir etkinlik değildir. Metin bir inanç iklimine ait olsa da onu iyi anlama noktasında, dili, göstergeyi, anlamı ve anlamlandırmayı konu edinen bilgi ve düşüncelerden yararlanmak gerekir.

       İslam ilim ve düşünce tarihinde kimi disiplinler ve inceleme alanları, başka kültür ve düşünce ekolleriyle bir ilişki olmaksızın, İslam toplumunun kültürel dinamikleriyle (insanın ve toplumun yapısı, İslam'ın ve ilahî metinlerin özellikleri sonucu) ortaya çıkarken kimi ilimler ve tartışma konuları, başka dinler, kültürler ve düşünce ekolleriyle etkileşimin sonucunda ve onlara cevap olarak  şekillenmiştir. Bu bağlamda dinî metin, kavram ve ilkeleri anlama çabası, İslam'ın iç dinamikleriyle ortaya çıkmakla birlikte özellikle yöntem açısından katkı sağlayacak bilgi birikiminden de yararlanılmıştır. Çünkü, dinî metinleri okumada ve anlamlandırmada (haml, tefsir ve te'vil) en önemli husus, bunun bir kurallar manzumesi dâhilinde olması, keyfiliğin yerine yöntemin esas olması, iddianın yerine delilin, esas olmasıdır.

       Geçmişte, bu metodolojiyi ortaya koyarken doğrudan veya dolaylı olarak zamanın bilgi ve kültür birikiminden yararlanıldığı gibi bugün için de mevcut birikimden yararlanmak bir gerekliliktir. Bu nedenle, yakın zamanlarda Batı'da gelişmeye başlayan göstergebilimin de kelam ilminin ilgi alanına alınması, metodolojik açıdan katkı sağlayıcı olacaktır. Bu çaba, dinî anlamada ortaya konan yöntemlerin, karşılaştırmalı olarak gözden geçirilmesini sağlayacağı gibi, İslam ilimlerinin insanlığın bugünkü kültür mirasına kazandırılmasını da sağlayacaktır. Bu alanda bir deneme mahiyetinde olan bu kitapta, kelam ilminin metodik alt yapısı ile göstergebilim arasında bir karşılaştırma yapılmaya çalışılmış; bugün için her ikisinin artıları ve eksikleri bir ölçüde tespite çalışılmıştır.

keywords:  semiyoloji, semitik, vaz' ilmi, delâlet, uylaşım, simge, sembol, işaret, gösterge, gönderge, anlam, referans, kelam, fıkıh usulü 

image (6)_edited.jpg
bottom of page